Müjde Nedir?
Bir anlamda, Kutsal Kitap’ın tamamı bir müjdedir. Yaratılış’tan Vahiy’e kadar okuduğumuzda, Tanrı’nın insanoğluna olan harika mesajını tamamen görüyoruz.
Ama birçok insan Kutsal Kitap’ın tamamını okuyor ve müjde anlayışları büyük ölçüde farklılık gösteriyor, belirsiz kalıyor ya da yanlış oluyor. Bazıları müjde derken, Tanrı’nın tüm iyiliğini maddi zenginlik için göstermesini kastediyor. Diğerleri Mesih’in adını politik bir ütopya olarak tanımlıyorlar. Bazıları da Mesih’i takip etmek, O’nun krallığına girmek veya kutsallığı arzulamak olduğunun önemini vurguluyorlar. Bunların bazıları Kutsal Kitap’a dayalı. Ama hiçbiri müjde değil.
Neyse ki bize müjdenin ne olduğunu açık ve net bir şekilde anlatan pasajları okuyabiliriz. Örneğin, Elçi Pavlus bize kutsal kitaptaki mesajda ilk önemli şeyin ne olduğunu açıklıyor:
Şimdi, kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız Müjde’yi anımsatmak istiyorum. Size müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız, onun aracılığıyla kurtulursunuz. Yoksa boşuna iman etmiş olursunuz. Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.
1. Korintliler 15:1-4
Pavlus, Korintli imanlılara müjdenin mesajını hatırlatıyordu. Onlar bu mesajı aldılar, inandılar ve onunla kurtulmuş oldular. Onlar, Pavlus’un onlara verdiği müjde sözlerine sarıldıkça müjdenin bu güçlü ve kutsal olan faydaları yaşantılarında bulundu. Korintliler bu bereketleri hak etmiyorlardı ama müjde Tanrı’nın Mesih’teki lütfunu hak etmeyenlere duyuruldu. Korintlilerin en kötü başarısızlığı inançsızlık olabilir. Pavlus, müjde hakkındaki birçok övgüsüyle birlikte -hiç şüphe yok ki- öncelikleri arasında bunu “ilk öneme sahip” olarak görüyor.
O halde müjde nedir? Müjde öncelikle “Mesih’in günahlarımız için ölüşü” olan, Tanrı’nın iyi haberidir. Kutsal Kitap bize Tanrı’nın Âdem’i iyi bir yaratılışı yönetmesi için günahsız bir şekilde yarattığını söylüyor (Yaratılış 1). Daha sonra Âdem; Tanrı’dan ayrı düştü ve tüm soyuna kendisiyle beraber suçluluk, acı ve sonsuz yıkım getirdi (Yaratılış 3). Ama Tanrı, onun için tamamen uygunsuz olan biz isyancılar için, yüce sevgisinden dolayı daha iyi bir Âdem gönderdi. O bizim yaşamadığımız mükemmel bir yaşam sürdürdü ve bizim istemediğimiz suçluluğun ölümüne öldü. “Mesih günahlarımıza karşılık öldü.” derken, “O, çarmıhtaki kralımız Tanrı’ya karşı işlediğimiz suçların bedelini ödedi.” anlamına gelir. İsa, bizim yerimize ölüşüyle, kendi halkının ahlaki suçlarına karşılık olan Tanrı’nın gazabını kendi üzerine aldı. O ödenmemiş hiçbir bedel bırakmadı ve “Tamamlandı!” (Yuhanna 19:30) dedi. Ve biz sonsuza dek “Boğazlanmış Kuzu… layıktır! ” (Vahiy 5:12) diyeceğiz.
İkinci olarak; müjde, İsa’nın çektiği acıların ve ölümünün tamamen gerçek ve son derece kesin olduğunun önemini vurgulamak için “gömüldü” diyor. Kutsal Kitap diyor ki; “Onlar da askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik altına aldılar. ” (Matta 27:66). O’nu öldürdükten sonra, düşmanları İsa’nın gerçekten öldüğünden emin oldular. Rabbimizin ölümü son olmadığı gibi, bu aynı zamanda küçük düşürücüydü; “O’na kötülerin yanında bir mezar verildi” (Yeşaya 53:9). O hayret verici sevgisinden ötürü, İsa, hiçbir eksik olmadan tıpkı biz günahkarlar ve acı çekenler gibi tanımlandı.
Üçüncü olarak; müjde diyor ki, “Üçüncü gün dirildi.” Yıllar önce S. Lewis Johnson’ın bunu şu şekilde açıkladığını duydum: “Diriliş, Mesih’in ‘Tamamlandı!’ deyişine, Tanrı’nın ‘Âmin’ deyişiydi.” İsa “…aklanmamız için diriltildi” (Romalılar 4:25). Çarmıhta yaptığı günahlarımız uğruna kefaret olma işi, başarılı oldu. Dahası; dirilişiyle, sonsuza dek hüküm sürecek zaferli Mesihimizin “…Tanrı’nın Oğlu olduğu kudretle ilan edildi” (Romalılar 1:4). Yalnızca dirilmiş olan Mesih bize, “Korkma! İlk ve son Ben’im. Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.” diyebilir ve nitekim diyor (Vahiy 1:17-18). Diri Olan ölümü yendi ve bizim için bir yer hazırlıyor -tüm halkının onunla birlikte sonsuza dek sevinç içinde yaşayacağı, yeni yer ve yeni gökyüzü-.
İşte bu Tanrı’nın biz günahkarlara yüce lütfunun müjdesidir. Daha fazla şey söylenebilecek olsa o da İsa Mesih’in muazzam işleri olurdu. Bize vaaz edilmiş Söz’e sarılalım. Eğer bu müjdeye inanırsak, faydasız bir şeye inanamayız.
Ray Ortlund
Daha Fazla OkuTanrı Hristiyanlara Sırt Çeviri mi?
Tanrı’nın İsrail halkını kutsaması için İsrail’deki kahinliğe Harun aracılığıyla verdiği büyük bereket, Rab’bin yüzünü onlara çevirip esenlik vermesiydi (Çölde Sayım 6:24-26). Bu, Tanrı ile halkı arasında var olacak mutlu, kutsal ve pozitif ilişkinin ifade ediliş şekliydi.
İnsanlar günaha ya da umutsuzluğa düştüklerinde ve acı çektiklerinde bunun sebebini hemen günaha bağlayamıyorlardı, onlar Tanrı’nın kendilerine istedikleri kadar yakın olmadığı hissine kapıldılar. Tanrı, onları istedikleri kadar bereketliyor gibi görünmüyordu. Bu durumu Tanrı’nın onlara sırt çevirmesi şeklinde tanımladılar.
Bunu neredeyse bir güneş tutulmasına benzetebiliriz. Tanrı yüzünü bize çevirdiğinde bir parlaklık olur ama yüzünü başka bir yöne çevirdiğinde bir karanlığı deneyimleriz. Bu, ruhsal anlamda duyduğumuz bir üzüntü olabilir. Bu, ruhsal anlamda sıkıntılar çektiğimiz bir dönem olabilir. Günahımız yüzünden hatta yaşadığımız dünyanın yozlaşmışlığı yüzünden de olabilir. Bu her zaman Tanrı’yı aramamıza ve O’nun yüzünü yeniden bulmaya çalışmamıza yol açmalıdır.
Şu sorunun cevaplanmasını istiyorum, “Mezmur 39’da tam olarak neler oluyor?” sonlara doğru Mezmur yazarı şöyle diyor, “ya Rab, uzaklaştır üzerimden bakışlarını, göçüp yok olmadan mutlu olayım!” (Mezmur 39:13). Bu oldukça ilgi çekici. Bu bölümü birçok kez vaaz etmeye çalıştım. Tam olarak burayı çözemiyorum aslında. Mezmur yazarı şöyle der gibi, “Bazen Rab, bana o kadar yakınsın ki zor nefes alıyorum. Bırak da biraz nefes alayım”. Mezmur yazarı bunu imanından dolayı mı yoksa günahından dolayı mı söylediğini bilmiyorum. Bu çok dikkat çekici bir pasaj. Bu, kusursuz bir biçimde Tanrı’ya yakın olmayı istediğimizi gösteriyor. Tanrı’nın varlığını güçlü bir şekilde hissetmek istiyoruz fakat Tanrı’nın varlığı bazı zamanlarda çok büyük bir baskı olabilir.
Mezmurlar hakkında sevdiğim şeylerden biri de birçok farklı hayat şartlarında bize sözcükler vermesidir. Moralimiz gerçekten bozuk olduğunda ve sanki Tanrı bizden uzaktaymış gibi hissettiğimizde, Mezmur 88 yanı başımızdadır. Büyük sevinç ve kutlama zamanlarında okuyabileceğimiz bir sürü Mezmur var. Bu yüzden Mezmurları öğrenmeye ihtiyacımız var öyle ki karşımıza çıkan çeşitli yaşam tecrübelerinde hangilerini okuyacağımızı bilelim.
Dr. Robert Godfrey ile yapılan bir söyleşiden alıntıdır.
Daha Fazla Oku