Get In Touch
541 Melville Ave, Palo Alto, CA 94301,
ask@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.705.5448
Work Inquiries
work@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.306.6725

YOLDA – BÖLÜM 9: BİRBİRİMİZİ SEVELİM

Kerem Koç – 1. Yuhanna 3:11-24

Sevgi nedir?

Maalesef “sevgi” kelimesi Hristiyanlar arasında günümüzde çok yanlış anlaşılır, çünkü kültürümüz Tanrı Sözü geleneği ile şekillenmediği için İncilsel tanımdan tamamen uzaktır. Sevgi nedir? “İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” sevgidir. Yani bu, beğendiğimiz ve hoşumuza giden bir şeye karşı hissettiğimiz bağlılıktan kaynaklanan bir duygudur. Fakat sevgi aslında Kutsal Kitap’a göre bir duygu değildir, sevgi tutku ile yaptığımız bir seçimdir. Tutkuyla yoğrulmuş bir arzudur. Eğer sevgiyi duygularımızla yönetirsek o zaman zaten kiliselerin ayakta durması mümkün olmaz, öyle değil mi? Her zaman anlaşamadığımız, sevemediğimiz birileri çıkacaktır.

Okuma: 1.Yuhanna 3:11-24

Bundan yıllar önce şehrimize Gary Chapman adında önemli bir yazar ve konuşmacı geldi. Birçoğumuzun adını duyduğumuz bir kitabı var: Kitabın adı “Beş Sevgi Dili”dir. Bu kitabında insanların sevgi algılarının farklı olduğunu görüyoruz. Yani her birimizin sevgiyi farklı şekilde algıladığımızı ve her birimizin farklı şekilde memnun olduğunu anlatılıyor. Yazar bu “Sevgi Dilleri”ni beşe ayırıyor:

  • Zaman Ayırma
  • Dokunma – Sarılma – Fiziksel Temas
  • Konuşma – Sohbet
  • Hediyeler
  • Hizmet Etme

Bu beş sevgi dilinden hepimizin öncelikli seçimleri olabilir. Örneğin, eşimizin ya da arkadaşlarımızın bize zaman ayırdığını gördüğümüzde sevildiğimizi hissediyorken bir başkası hediye ve sürprizlerden hoşlanıyor olabilir. Dolayısıyla ilişkide olduğunuz arkadaşınız, çocuğunuz ya da eşinize onu veya onları sevdiğinizi göstermek istiyorsanız, o zaman o kişinin sevgi diline göre konuşmaya çalışmalısınız.

Sevgide karşı tarafı düşünürsünüz. Gerçek sevgi kendimizle ilgili olmadığı gibi sözlerden çok eyleme dayanır. Kardeşimizi seviyor muyuz? Bu konuda ayetler ne diyor, bunu eylemlerimizle göstermemizi istemiyor mu? Sevgi, Kutsal Kitap’ın en önemli buyruğudur kardeşler: Tanrı’yı bütün canınla, bütün varlığınla sevecek ve O’nu bütün yüreğinle arayacaksın. Ayrıca komşunu da kendini sevdiğin gibi seveceksin.

Kayin ve Habil hikâyesi – Sevgi ve Nefret: Sevgi varsa nefret de var, öyle değil mi? Ayetler zaten bu dünyanın bizden nefret ettiğini söylüyor; öyle ki bu gerçek, yüzyıllar boyunca değişmemiştir. Bunda şaşılacak bir durum yok. Dünya üzerinde ölen ilk insan Habil’dir. Ayrıca Dünya üzerinde nefretten dolayı ilk öldürülen kişi de yine odur. İlk cinayet Tanrı adamı olan Habil’in öldürülmesidir. Her ikisi de Tanrı’ya sunu sunmuşlardır fakat Tanrı Habil’in sunusunu kabul etmiştir. Bu durumdan dolayı kıskançlık ve öfkeyle dolan Kayin kardeşini öldürdü. Oysaki bu, kardeş sevgisinin tamamen zıttı bir davranıştır. Yuhanna bizlere sadece “kardeşini öldürme” demiyor, ancak “Kardeşinden nefret eden de katildir” diye uyarıyor. Eğer bir kardeşimizden nefret ediyorsak işte o zaman katiliz demektir ve bu tutumda olan kişiler Mesih’i anlayamamış olduklarından dolayı sonsuz yaşama sahip değillerdir.

Mesih Gibi Sevmek

Bir de gerçek sevgiye bakalım, yani Mesih’in sevgisine bakalım. Mesih bizleri öyle çok seviyor ki bizim için (koyunları uğruna) kendi canını veriyor. Daha bizler günahlarımızda ölüyken O bizim için canını verdi. O’nun sevgisi sözde bir sevgi değildir, tamamen eyleme dayalıdır. Burada sözde bir sevgiden bahsetmiyoruz, özde bir sevgiden söz ediyoruz. Ayetler, “İşte bizler de kardeşlerimizi böyle sevmeliyiz” diyor. Bu durumda, yardımcı olabildiğimiz her konuda kardeşlerimize yardım etmeliyiz. Maddi-manevi her anlamda birbirimizi desteklemeliyiz. Tabi ki bunun bir sınırı olduğunu biliyoruz. Örneğin tembel olan, çalışmayan ya da parayı ahlaki nedenler için kullanmayacak kişilere yapılan yardımlar konusunda Kutsal Kitap’ta bazı uyarılar var. Fakat bu gibi durumların apaçık görünmediği durumlarda bizler ihtiyacı olan kardeşe yardım etmekle yükümlüyüz.

Bu bir seçim değildir. Yani yardım edersek uygundur demiyorum, yardım etmeliyiz diyorum. Eğer kendimize Hristiyan diyorsak o zaman sevgimizi sadece sözlerle dışa vurmak yeterli değildir, eylemli olarak da sevgimizi göstermeliyiz. Çünkü Mesih bizleri böyle sevdi. Bizlere, “Sizi seviyorum” deyip zamanı geldiğinde, “Sizi seviyorum ama sizin için ölmemi beklemeyin sakın” diyerek çarmıhtan kaçmadı. “Ben koyunlarım uğruna canımı veririm” sözünü tereddütsüz bir şekilde yerine getirdi. İşte, Mesih’teyim diyen biri tıpkı Mesih gibi olmaya çalışır, O’nun sevgisini kendisine örnek alıp emirlerini yerine getirmek için çaba gösterir. “Tanrı yolunda yürüyorum” deyip kardeşini gerçek, görülebilir eylemleriyle sevmeyen Tanrı ile yürümüyor demektir.

Kanıt

Sevgi, Mesih’te oluşumuzun kanıtıdır ve sevgi ile ölümden yaşama geçtik, artık bu güvenceyle yaşayabiliriz. Yüreklerimiz nasıl bir tanıklık verirse versin, günahlarımız için ister bizleri suçlasın, isterse imanımızdan ötürü desteklesin, gerçek şu ki; birbirimize duyduğumuz derin ve gerçek sevgi, her zaman bizim için en temel gerçeklerden biri olarak kalacaktır. Pak yaşar ve sevgide kalırsak, Tanrı’ya ettiğimiz dualarımız da bereketlenecektir.

Yuhanna, ilahiyatsal, ahlaki ve sosyal olarak imanımızı test ediyor devamlı olarak. İlahiyatsal olarak neye inandığımız, ahlaki olarak nasıl yaşadığımız ve sosyal olarak nasıl sevdiğimiz devamlı olarak sonsuz yaşamımızla bağlanıyor.

Yolda

Yürüdüğümüz iman yolunda sevgi, çantamızın içindeki en temel ihtiyacımızdır. Eğer bu yolda Tanrı ile yürüyorsak işte o zaman kardeşlerle yürümeliyiz. Bu, Tanrı buyruğudur kardeşlerim. Hristiyanlık bireysel bir yarış değildir, bir takım yarışıdır. Öyleyse lütfen kilisede birbirimizi tanımak ve sevebilmek için çaba harcayalım. Emin olun, gösterdiğiniz her çaba, attığımız her adım için Rab’bin bereketi sizlerle olacaktır.