Kerem Koç – 1.Yuhanna 1:5-10
Tema: Işık ve Karanlık
Yolda Fikri: İki yol var ve ancak birisi seni gerçeğe götürür. Bugünkü çalışacağımız bölüm aslında şu “sana bir iyi haberim var bir de kötü…” gibi olan bölümlerden birisidir. Aslında 1.Yuhanna Kitabının düzeni çok karışıktır, konular iç içe girmiş ve nerelerden bölmemiz gerektiği konusunda fikir birliği yok ve her bir bölüm harika bir uyum içerisindedir. Bunun için birçok farklı vaiz, değişik yerlerden bölerek vaazlarını vermişler, ben her ne kadar bundan sonraki haftalarda benzer konulara değinecek olsam da bu bölümü sadece 2.bölümün başına kadar tutmayı seçtim.
Okuma: 1.Yuhanna 1:5-10
Yuhanna; ayetlerine, “bu öğrendiklerimiz İsa’nın öğretisidir, yani benim kendi düşüncelerimden gelen bir öğreti değil” diye başlıyor.
Rab İsa Mesih’in öğretmiş olduğu bu öğretişin sizleri ışığa çekmesi için dua ediyorum ve bu sözlerin sizleri teşvik etmesini arzu ediyorum. Bugün sizden istediğim bir şey var: Bu vaazı dinlerken kendinize ve Tanrı’ya karşı dürüst olun. Vaazdan en iyi bereketi çıkartmanın yolu, temiz bir yürekle kendi hatalarını arayarak ve bölümün bize ne öğrettiğini anlamaya çalışarak olur.
Mavi Sakal adlı bir rock grubunun bir şarkısı şöyle diyor:
Neden soruyorsun,
Nereye gideyim
İki yol var demiştin
Hangisini seçeyim
Korkma bebeğim
Hepsinin sonu aynı
Çok yukarlarda biriymiş
Bunları yaptı
Baktığımız ayetler ve şarkının sözleri bize iki yol olduğunu söylüyor. Fakat 1.Yuhanna bölümü Mavi Sakal’ın aksine iki yolun aynı yere çıkmadığını söylüyor. Biz bu vaaz serisini çalışırken bir iman yolu olduğunu söylemiştik, herkes bir yolda yürüyor ve bazısı sevince bazısı hüzüne götürüyor. Yuhanna yollardan birinin ışık diğerinin karanlık olduğunu söylüyor. Tanrı’nın yolu ışık, şeytanın yolu ise birbirinden tamamen farklı oluyor. Işık bizim kültürümüzde de önemli bir semboldür, aydın düşünceyi temsil eder. Birçok parti güneş, ampul gibi resimlerle kendilerine sembol olarak seçer. Düşünsel bir tutumun görsel olarak yansıtılması değil midir bu? Ölmek üzere olan insanlar hep parlak bir ışık görürler tünelin sonunda değil mi? Yani “Ben cennetliğim” görüntüsü verir bu biraz.
Aslında biz kötüyüz ama Tanrı tamamıyla temizdir, bunun için Kutsal Kitap sürekli olarak Tanrı’nın kutsallığından bahseder. Tanrı ışık olarak tanımlanıyor çünkü pak, temiz, kusursuz ve kutsaldır ve tüm günahlardan nefret eder. Yalan, küfür, hırsızlık, ahlaksızlık, bunların azıcığı bile Tanrı’nın nefret ettiği şeylerdir. Azıcık maya tüm hamuru kabartır öyle değil mi? Bunun için Işık bu bahsettiğimiz davranışlara tamamıyla karşı geliyor, en ufağı bile bizleri karanlık yolda yürümeye zorluyor.
Geçen hafta da kısaca bahsettiğimiz gibi, Yuhanna mektubunu sahte öğretişlerin yaygın olduğu bir zamanda yazıyor ve bahsedeceğimiz iddiaları yalanlıyor, gerçek bir Hristiyan’ın nasıl bir yolda yürümesi gerektiğini vurguluyor.
Bunun için şimdi bazı iddialara bakacağız, bahsedeceğimiz bu iddialar muhtemelen o zamanki sahte öğretmenlerin öğretişlerinden kaynaklanmaktadır.
Birinci İddia:
“Mesih ile paydaşlığımız var dersek ve karanlıkta yürümeye devam edersek, yalan söylemiş oluruz.”. Yani “Ben Mesih’te yaşıyorum” diyorsan ama imanda, duada, Kutsal Kitap okumada, Kilise’deki paydaşlıkta, tapınmada ve en önemlisi kutsallıkta kendini geliştirmiyorsan o zaman yalancısın. Bazı sahte öğretmenler, Mesih’le paydaşlığınız günahta yaşasanız da var olacaktır diyorlar. Ben sizleri yargılamayacağım, ama siz kendinizi yargılayın. “Ben gerçekten ışıkta mı yaşıyorum yoksa karanlıkta yaşayan bir yalancı mıyım?” sorusunu kendinize bir sorun. Kardeşlerim, Hristiyanlık bir “şimdiki zamanda yaşama biçimidir”, bunun için Mevlanacı Hıristiyanlık’tan vazgeçmeliyiz. “Ne olursan ol gel” mantığı doğrudur fakat “ne olursan ol, kal” mantığı yanlıştır. Mesih’te yaşıyorum diyen ışıkta yaşamalıdır. Mesih’te olmak sadece bir düşünce değişiminden ibaret değildir, yaşam değişimidir. Yavaş yavaş değişirsin. Eski hayatında ilgini çeken şeyler artık ilgini çekmez, yaptığın kötülüklerin acısını derinden hissetmeye başlarsın, hayatın doğru bir ahlak yapısıyla düzelir. Bazen insanlar bana “Hristiyanım ama kiliseye gitmiyorum, ondalık vermiyorum, dua etmiyorum, Kutsal Kitap okumaya vaktim olmuyor –ki yalanların en büyüğü- ama Mesih İnanlısıyım” diyor.
Eğer sen benim tanıdığım Mesih’i tanıyorsan ve senin için yaptığı fedakârlığın farkındaysan böyle bir şey olamaz. O zaman, “Sen gerçekten benim tanıdığım ve inandığım Mesih’e mi inanıyorsun?” diye soruyorum.
Hayatımızda günah işleyebiliriz ancak inanlının yaşamı yükselen bir şema gibidir, ara sıra düşen değerler olsa da yükselmeye devam eder. Türkiye’deki sorun’un günah olduğunu düşünmüyorum, günahın bilincine varılamamış olmasının esas sorun olduğunu düşünüyorum. “Ben yapmam gereken şeyleri yapamayan bir Hristiyanım.”: Böyle bir mazeret kesinlikle doğru değildir ve asla gerçeği yansıtmaz. Bunun için insanlar televizyondaki ahlaksız filmleri görünce “İşte, bunlar Hristiyan.” diyor. Yaşayan diri Kutsal Rabbi tanıyıp da böyle yaşayamazsın. Böyle yaşamayı tercih eden biri de “Hristiyanım” diyerek diğer inanlıları zor duruma düşürmemelidir.
“GÜNAH AYRILIK, KUTSALLIK İSE PAYDAŞLIK GETİRİR”
İyi haber şudur: Işıkta yaşadığımızda, Mesih’le gerçek bir paydaşlığımız olmaktadır. Günah ayrılık, kutsallık ise paydaşlık getirir. Daha önce de birçok kez bahsettiğimiz gibi Hristiyan paydaşlığı Hristiyanlığın temel taşlarından biridir. Kutsal Kitap birçok defa kardeşlerin bir araya gelmesi, birbirlerini teşvik etmesi, yardımcı olması, yüklerini taşıması gerektiği konusunda öğretmiştir. Tanrı’yla paydaşlığı olan bir insanın bunun için onun çocuklarıyla da paydaşlığı olması gerekir. İlginç bir söz vardır, şöyle der: “Eğer insanlar olmasaydı, Pastörlük harika bir meslek olurdu.” Bunu başka işlere de uyarlayabiliriz: Eğer öğrenciler olmasaydı öğretmenlik çok güzel olurdu, gibi. Ancak Rab bizlerin bir beden olduğunu söylüyor. Ayrıca sadece Tanrısal bir paydaşlığımız olmuyor fakat daha da önemlisi günahlarımızın bağışına sahip oluyoruz. Gerçek bir inanlı ışıkta yaşar ve ışıkta yaşayan inanlı günahlarının Mesih aracılığıyla bağışlandığının farkında olmalıdır.
İkinci İddia:
Günahımız yok dersek, kendimizi anlatırız. Öyle insanlar vardır ki “biz artık Rab İsa Mesih’e inanıyoruz, eskiden işlediğimiz günahlar tamamen bitti” düşüncesine sahiptir. Hatta duydum ki bir önder vaaz verirken “1986’dan beri günah işlemiyorum” demiş. Kimse, “günahım yok, artık ben harikayım, kimse tutamaz beni” diye düşünmesin. Bu gerçek değil ve böyle düşünürsen de sende gerçek olmaz çünkü bizler günah işlemeye, karanlıkta yaşamaya devam ediyoruz. Hatta yakından tanıdığımız başka bir öğreti de “günahsız doğarız ve ergenliğe kadar günahımız geçerli sayılmaz” der, öyle değil mi? Oysaki biz tamamiyle günahlı bir doğa ile doğduğumuza inanıyoruz. Adem ve Havva’nın işlediği günah yüzünden onun tüm çocukları da bir miras gibi bu doğaya sahip oluyorlar. Buna “miras alınan (orijinal) günah öğretisi” diyoruz, eğer çocuğunuz varsa bunu çok daha iyi bilirsiniz. Henüz kötülüğü tanımazken, yapmaması gereken bir şey yapar. Oysaki henüz hiçbir kötülüğe tanıklık etmemiştir. Josiah doğduktan birkaç gün sonra annesi altını değiştirken onu tekmelemeye başladı. Anneye karşı gelmenin ve onu tekmelemenin günah olduğu apaçık değil mi? Henüz günahsız olduğunu düşündüğümüz bir çocuk nasıl olur da günah işler? Daha günahı bilmezken nasıl annesine itaatkârsızlık yapar! Miras alınan (orijinal) günah budur, bizler günahlı ve günaha yatkın bir doğa ile doğarız. Bunun için “Benim günahım yok” demek kadar saçma bir şey olamaz, bu mümkün değil. Ama zaten Yuhanna’nın bunları yazmasının amacı kendi durumumuzun farkında olmamız ve karanlıkta değil ama ışıkta yürümemizdir. Fakat günahlarımızı itiraf edersek durum değişir. O zaman güvenilir ve adil Tanrı bizleri her kötülükten arındıracaktır. Neyse ki Rab bu sahte öğretişlerin olduğu zamanlarda Kiliselerini sevdiğini, kayırdığını ve kurtuluşun kendinden geldiğini gösteriyor.
Üçüncü İddia:
Günah işlemedik dersek, onu yalancı duruma düşürmüş oluruz. Eskiden kilisede full-time çalışırken ara sıra böyle kaybolmuş insanlar gelirdi ve genellikle hiç günah işlemediklerini iddia ederlerdi. Tabii ki ben günahlı olduklarından bahsettikten sonra bu iddiayı öne sürmekten vazgeçerlerdi. Suçlanmak insanı rahatsız ediyor tabii ki, ben bile bu kürsüde sizlerin tarafsız dinlediğinizi ve öğrenmek istediğinizi bildiğim halde yine de suçlayıcı bir şey olmamasına dikkat ediyorum. Yuhanna, “Eğer ‘Günah işlemedim’ diyorsan işte o zaman Tanrı’yı yalancı durumuna düşürmüş olursun” diyor. “Günah işlemedim” diyerek “Tanrı yalancıdır” demiş olursun. İnanılacak gibi bir iddia değil, çünkü her birimiz günah işlediğimizi biliyoruz. Öyle sanıyorum ki bu iddia zaten çok revaçta olan bir fikir değil, yani sokakta “ben kutsalım, ben mükemmelim” diye gezen çok az insan var.
Yolda – Ne öğrendik?
Bu hafta ufak tefek birkaç konuya baktık. Ancak baktığımız tüm bu gerçeklerin bir noktada birleştiğini görüyoruz: “Günah hayatımızın bir parçası ve günahtan nefret eden Tanrı ile Işık’ta bir paydaşlık istiyorsak pak ve temiz yaşamalıyız, aksi halde karanlıkla paydaşlığımız olmaz”. İki yol var demiştin, hangisini seçeyim diyorsanız, ben söyleyeyim: Işığı seçin, ışığı bugün seçin. Bugün günahlarınızdan dönün, gerçek ve yaşayan bir Tanrı var ve o kutsal, ona ancak kutsal olan aracı Mesih İsa’ya iman ile ulaşabilirsiniz. Çünkü Tanrı ile aramızda günahtan dolayı oluşan bir uçurum var; azıcık maya tüm hamuru kabarttı, şimdi artık iyi işlerimizle bu hamuru indiremiyoruz. Günah her yerimizde ve bu günahla Tanrı ile bir paydaşlık yaşayamayız. İşte bunun için yardıma ihtiyacımız var.
Kardeşim, kurtuluşun sadece O’nda olduğunu düşünüyorsan o zaman karanlık yolları bırak, sana açık ve net bir şey söyleyeyim: Kilisede “Hristiyanım” deyip günahta yaşamaya devam ediyorsan işte o zaman çok sıkıntı çekersin. Ama “Hristiyanım” deyip Mesih’te yaşarsan o zaman burayı çok seversin. Rab’bin ardı sıra gidin.
Yolda gidiyoruz, içsel bir yolda; bize öğreten, bizi eğiten ve geliştiren bir yolda yürüyoruz. Ancak tek bir yol yoktur. Yollar var, işte o zaman bizler hangi yolda olduğumuza karar vermeliyiz. Ben ve ailem “Yol, gerçek ve yaşam benim” diyen Mesih’i seçiyoruz. Sizler de kararınızı bugün verin ve verdiğiniz bu karara uygun yaşayın.