Get In Touch
541 Melville Ave, Palo Alto, CA 94301,
ask@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.705.5448
Work Inquiries
work@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.306.6725

YOLDA – BÖLÜM 11: TANRI SEVGİDİR

Kerem Koç – 1. Yuhanna 4:7-16

Tema: Birbirimizi Sevelim

Yolda Fikri: Tanrı’nın bizi sevdiği gibi birbirimizi sevelim.

Sevgi nedir?

1.Yuhanna’nın 9.vaazında da bahsettiğimiz gibi maalesef ki “sevgi” kelimesi Hristiyanlar arasında günümüzde çok yanlış anlaşılır, çünkü kültürümüz Tanrı Sözü geleneği ile şekillenmediği için İncilsel tanımdan uzaktır. Sevgi genellikle bencil tutkularla yoğrulmuştur. Bunun için kendimizi severiz, hoşumuza gideni severiz, bize iyi davrananı severiz vs. Hatta bunun için son çağın en büyük sözlerinden biri “önce kendini sev ki diğerlerini sevebilesin.”.

“Sevgi, insanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygudur.” Yani bu beğendiğimiz, hoşumuza giden bir şeye bağlılığımızdan kaynaklanan bir duygudur. Fakat sevgi Kutsal Kitap’a göre sadece bir duygu değildir; sevgi, tutku ile yaptığımız bir seçimdir. Tutku dolu ve eylem dolu bir arzudur. Eğer sevgiyi sadece duygularımızla yönetirsek o zaman zaten kiliselerin ayakta durması mümkün olmaz, öyle değil mi? Her zaman anlaşamadığımız, sevemediğimiz birileri çıkacaktır ve kiliseler yok olacaktır. Oysaki sevgiyi Hristiyan öğretisi ile yoğurursak, işte o zaman doğru sevginin ne olduğunu anlarız. Tanımadığımız insanların dahi iyiliğini arzularız, eşimize, ailemize, çocuğumuza, ebeveynimize uygun şekilde davranırız. Düşmanımızı dahi severiz. Bunları düşününce sevginin kendi arzularımıza odaklanmak olmadığını görüyoruz. İşte bunun için başkalarını düşünürüz. Gerçek sevgi sosyolojik olarak bizlerin imanını gösterir: Bizde var mı? Varsa kendimize saklamamalıyız, vermeliyiz. Yani sevgi kendimiz için en iyi olanı seçmek değil, başkası için en uygunu seçmektir. İşte bunun için de çocuklarımızı disipline ederiz. Onları üzmek hoşumuza gittiği için değil ama çocuklarımızın iyiliğini düşündüğümüz için. Anne babalarımız bize bazen ne diyorlar: “Kızım o kıyafetle üşürsün, üstüne kalın bir şey giy”. Neden? Sizi düşündüğü için. Fakat bizler aynı şeyi annemize söylemiyoruz. Çünkü gençken bencil oluyoruz. Tabi insan bunu çocuğu olunca öğreniyor.

Okuma: 1.Yuhanna 4:7-16

İncil’in Yunanca orijinalinde şöyle bir söz var. 7.ayetin orijinalinde geçen “agapetoi, agapomen”, Türkçe olarak “Sevilenler, birbirimizi sevelim” diye Yuhanna sözlerine başlıyor. Biz seviliyoruz, öyleyse sevmeliyiz.

Birbirimizi Sevmek İçin 3 Neden:
Çünkü Tanrı Sevgidir

Bizler O’nun çocuklarıyız dolayısıyla sevmeliyiz. Babamıza benzer olmak için davranışlarımızda da değişmeliyiz. Biz bazen Facebook’ta cümlelerimizi felsefi ya da şiirsel hâle getirmek için “sevdiğim yağmurdur, yağmur sevdiğim” gibi karşıt cümleler kurarız. Biz Hristiyanlar bunu çok seviyoruz ve bazen bunu ilahiyatımıza sokuyoruz. “Baba, İsa’dır.” diyebiliyoruz. Hayır! Baba, İsa olmadığı gibi Kutsal Ruh da ne Baba’dır ne de İsa’dır. Konuları birbirine karıştırmayalım. Aynı şekilde “Tanrı sevgidir.” diyor ayetler, bunu da “Sevgi, Tanrı’dır” diye kullananlar var. Hatta dün akşam bir kardeş şöyle yazmış, elbette ki bu iyi niyetle yazılmış bir şey: “Sevmek demek, Mesih demek…”. Alakası yok, sevgi Tanrı değildir. Sevgi Tanrı’dan gelir ve Tanrı’nın kendisi sevgi doludur, onun yaratıcısıdır. Sevgi, Tanrı’nın niteliklerinden biridir. Fakat sevgi, Tanrı değildir. Eğer Tanrı sevgiyse nasıl olur da insanları cehenneme gönderir? Bunu hep duyuyorum, en fazla sorulan sorulardan birisi. O sorunun cevabı da şudur: Nasıl göndermesin ki?

Tanrı’nın çocukları olmak isteyenleri kendi ailesine kabul ediyor zaten. Fakat sen Tanrı’yı sevmiyorsan, Tanrı’yı araştırmıyorsan, O’nun hakkında öğrenmiyorsan, O’nunla paydaşlıkta ve iletişim içerisinde olmak istemiyorsan, çocuklarıyla görüşmek istemiyorsan, sözlerini öğrenmiyorsan, O’nun evinde oturmak ve otoritesi altında yaşamak istemiyorsan o zaman Baba seni çocuğu olarak nasıl tutabilir; Babanın evi, Tanrı’yı kabul edip O’na inanan herkese açıktır. Yani sorun Tanrı’nın bizleri çocukları olarak kabul etmesi değildir. Sorun, bizlerin Baba’yı istemeyişimizdir. Bizler imanımızla oğulluğa alınır ve bu şekilde O’nun çocukları oluruz.

Çünkü Tanrı Bizi Öyle Çok Sevdi Ki…

Bir hanımefendi ile görüştüm, İzmir’den benimle görüşmek için gelmiş. Birisi “Orada bir papaz var, onu bul” demiş. Geldi ve beni buldu. Ona, benim papaz büyüsü yapmamı istiyordu. Böylece sevdiği ile evlenebilecekmiş. Hiç uzatmadan, biz papazların büyü ile uğraşmadığımızı ve bunun günah olduğunu söyledim. Fakat onun için dua edebileceğimi anlattım. Bunun üzerine bana derdini anlattı. Çok gençken evlendirilmiş ve kocasını hiç sevmemiş. Şu anda boşanma eşiğinde olduklarını ve yeni bir erkek arkadaş bulduğundan dolayı ailesi tarafından dışlandığını anlattı. İki tane ortaokul seviyesinde çocuğu varmış. Sevdiği erkek bu hanımefendiye evlenme sözü vermiş ama bu evlilik bir türlü gerçekleşmiyormuş. Hatta öyle ki, bu adam ilişkisini annesine dahi anlatmamış, uzun bir süreden beri birlikte olduğu bu kişiden ona hiç söz etmemiş. Böyle bir kadınla ilişkisi olduğunu arkadaşları da bilmiyormuş. Bu hanımefendi ailesi tarafından kovulmuş ve bunun üzerine şehirden ayrılmış. Adam, zor durumdaki sevgilisini kendi evine dahi davet etmemiş. Bu bir yana, ona başka kadınlarla da beraber olduğunu söylemiş. İstediği zaman telefonunu kapatıyor ve kadının ona ulaşmasını engelliyormuş. Bana dedi ki: “Benim onunla evlenmem için ne yapabilirsiniz, biz birbirimizi çok seviyoruz.”. Ona, “Öncelikle şunu açığa çıkartalı: Sen onu seviyorsun fakat o senden nefret ediyor.” dedim. Bunu duyunca çok şaşırdı. “Sen çocuklarınla sokakta kaldın, seni evine almadı, seninle evleneceğim dedi ama başkalarıyla beraber oluyor, seni sevdiğini söylüyor ama annesine ve arkadaşlarına dahi senden söz etmiyor, ilişkisi olduğunu gizliyor. Muhtemelen seni cinsel yönden kullanıyor, bunun yanında parandan da yararlanıyor olabilir; kendi istediği zaman seni görebiliyor, doğru mu?” dedim. Başını onaylarcasına salladı. “O seni sevmiyor, senden nefret ediyor” dedim. Kendisini ruhsal, fiziksel ve parasal olarak kullandırmamasını uzun uzun öğütledim. O ana kadar kimse ona böyle bir yaklaşımda bulunmadığı için çok şaşırdı fakat çok sevindi, söylediklerimi uygulayacağını söyleyerek İzmir’e döndü.

“Ben iyi çobanım koyunlarım için canımı veririm”: Tanrı’nın sevgisi bize verdiği bir şeydir, bizden aldığı bir şey değildir. Daha bizler onu tanımazken o bizleri sevdi. Dolayısıyla görevimiz çocukları olarak birbirimizi sevmektir. Eğer birisi sana iyilik yaptığı için o kişiyi seviyorsan tekrar düşün, muhtemelen bu konuda kendine karşı bile dürüst değilsin. Onu kullanıyorsan sende bulunan yalan, bayağılık, ikiyüzlülük ve nefret değil midir? Oysa sevgi karşılıksızdır, sevgi kendi çıkarını aramaz. Tanrı’nın bizi sevdiği gibi birbirimizi sevmeliyiz. Sevgi diğerlerinin iyiliğini arzulamakla ilgili bir seçimdir, kendi arzularımızı yerine getirmeyle ilgili değildir. Tanrı bizleri öyle çok sevdi ki Mesih’i bize gönderdi. Tanrı bizleri öyle çok seviyor ki Kutsal Ruh’u bizlere gönderiyor. İsa Mesih çarmıhta, çekmemiz gereken acıyı ve cezayı bizim için çekti. Bu karşılıksız bir sevgidir.

Çünkü O’nun Sevgisi İçimizde Yetkinleşir

Birbirimizi seversek sadece Babamız Tanrı’ya benzemeye çalışmış olmayız ama aynı zamanda Tanrı’nın kendisi de bizde yaşar. Biz ne kadar sevgide yaşarsak o kadar Baba’ya benzeriz. Aslında bu durumun sadece Baba’ya benzer olmakla da ilgisi yok. Sevgi bizlerde gelişir, güçlenir, olgunlaşır ve yetkinleşir. Mesih benzeri bireyler olabilmemiz için sevgimiz de Tanrı sevgisi benzerinde olmalıdır. İşte bu sayede birbirimizi yüce ve gerçek bir sevgiyle sevebiliriz.

Mesih’i Kabul Eden O’nun Sevgisinde Yaşar

Birbirimizi sevmeliyiz çünkü Tanrı sevgidir, çünkü Tanrı bizi sever, çünkü sevgi bizi olgunlaştırır, yetkinleştirir. Ancak sevgi yolunda yaşayan, Tanrı yolunda yaşayabilir. Bazıları şöyle der: “İnsanları severdim ama sürekli kötülük gördüğüm için artık onları sevmez oldum.”. Öyleyse onları bize iyilik yaptıkları sürece mi seveceğiz? “Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz,  bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever.”

Yolda: Düşmanlarımızı seviyor muyuz? Sevseydik artık düşmanımız olmaktan çıkarlardı, öyle değil mi? Birini sevmek sanıldığından zordur ama bizler ancak Tanrı’nın sevgisini anladığımız zaman gerçekten sevebiliriz. Yolda yürürken yapmamız gereken en önemli şeylerden biri birbirimizi sevmek, bencil bir sevgi ile değil ama yüce bir sevgiyle sevmektir. Gerçekten birbirinizi seviyor musunuz?

İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam, dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz. Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.

Sevgi asla son bulmaz. Ama peygamberlikler ortadan kalkacak, diller sona erecek, bilgi ortadan kalkacaktır. Çünkü bilgimiz de peygamberliğimiz de sınırlıdır. Ne var ki, yetkin olan geldiğinde sınırlı olan ortadan kalkacaktır. Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım. Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim. İşte kalıcı olan üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü de sevgidir.

-1. Korintliler 13