Get In Touch
541 Melville Ave, Palo Alto, CA 94301,
ask@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.705.5448
Work Inquiries
work@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.306.6725

Tanrı

Kurtuluşumuzun kendisinde eksiksiz olarak sağlandığı Mesih’te kendisini gösterdiği şekliyle Tanrı’nın merhameti, tek güvenli sığınaktır.
John Calvin

Tanrı’yı tanıma etkinliği kendinde hangi unsurları içermektedir? Tanrı’yı tanımak ilk önce onun sözünü dinlemeyi, Kutsal Ruh’un yorumladığı şekliyle kabul etmeyi ve kendi yaşamına uygulamayı içerir. İkincisi, Tanrı’nın doğasını ve kişiliğini sözünde ve işlerinde açıklandığı şekliyle kabul etmeyi içerir. Üçüncüsü, onun davetine boyun eğmeyi ve buyurduklarını yerine getirmeyi içerir. Dördüncüsü, onun bizi sevgisiyle tanrısal beraberliğe çektiğini görerek sevinmeyi içerir.
J.I. Packer

İsa hem Tanrı, hem de insandır. Söz (Kelam) beden aldığında ilahi varlığına son vermiş olarak görülebilir. Fakat Söz (Kelam) beden aldığında Tanrı olmaya devam etti. Sadece bir insana dönüşmedi, fakat bunun yerine Kendisine bizlerin insan doğasını ekledi. Tanrısal bir varlık olarak kalmasına rağmen şimdi iki doğaya sahipti; hem Tanrı, hem de insan doğası. Bu gerçek, insansal zekalarımızı karıştırmaktadır; fakat bu mümkündür, çünkü Tanrı, bunu yapmıştır.
Allen Vander Pol

Kyprianus her ne kadar kurtuluşun bütün etkisini Tanrı’nın merhameti ve lütfuna atfetmiş olsa da, kişinin hayatının korunmasının, tamamıyla kusursuzlaşma yoluna gösterdiği sadakate bağlı olduğunu savunuyordu: “Bir şeyi elde etmek önemli değildir; asıl önemli olan, elde ettiğin şeyi koruyabilmektir. İnancın kendisi ve bizi kurtaran yeniden doğuş bile, onu aldığımız için değil, onu koruduğumuz için bizi hayatta tutar. Aslında kişiyi Tanrı’da tutan şey ona erişmek değil, onu kusursuzlaştırmaktır.”
Roger E. Olson

Kutsal Kitap “Mesih’in başı Tanrı’dır” demektedir. Bu ifade 1.Korintliler 11:3’de yer almaktadır. Bundan önce şu ifade yer almaktadır: “Kadının başı erkektir.” Erkek ve kadınla ilgili olan bu ifade erkeğin kadından üstün olan bir varlık olduğunu öğretmemektedir. Bu nedenle, biz de bu ayetin Baba Tanrı’nın Mesih’ten üstün olduğu sonucuna varmamalıyız. Bu ayet, yetkiler altındaki insanları tanımlamaktadır. Tıpkı Mesih’in Baba Tanrı’nın yetkisi altında olduğu gibi kadın da erkeğin yetkisi altındadır.
Allen Vander Pol

Kapadokyalı Babalar Sorunu Çözüme Kavuşturuyor

 

Basileios, kardeşi Gregorios’a yazdığı bir mektupta, Baba ve Oğul’un farklılık içindeki birliğini açıklamak için Güneş ve parlaklığı benzetmesine açıkça başvurur:

 

Ateşten parlaklığın yayılması ve parlaklığın ateşten sonra değil, birebir aynı anda hem ateşin parlaması hem ışığın parlaklıkla ışıması gibi, Elçi de Oğul’un, Baba’nın varoluşundan geldiğinin düşünülmesi gerektiğini ve edinilmiş biriciğinin (Oğul’un) başka bir uzantı olarak Baba’nın varoluşundan ayrılmadığını, sebep olunmuşun her zaman sebeple beraber ortaya çıktığını anlatmaya çalışmıştır.
Roger E. Olson

Kapadokyalı Babalar Sorunu Çözüme Kavuşturuyor

 

Basileios iki benzetme kullanır. İlk olarak, ousia ile hipostasis (varlık, kişi) arasındaki farklılığı anlatmak için üç hayali adamın insan olarak ortak özelliklerini ele almıştır: Petrus, Yakup ve Yuhanna. Üçü de insandır ve insan olmanın getirdiği, evrensel doğalarındaki ortak noktaları ve özü (ousia) eşit paylaşırlar. Aynı zamanda, üçü de kendilerine has niteliklere sahiptir. Petrus, Yakup ve Yuhanna’dan daha uzundur. Bu onların insanlıklarında temel bir eşitsizlik olduğu anlamına gelmez. O zaman, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un hipostasisini ele alırsak: Baba doğurulmamıştır, Oğul doğurulmuştur ve Kutsal Ruh, Baba’dan çıkmadır (kaynaklanır). Basileios bu farkın, tanrısal özü eşit paylaşmalarını hiçbir şekilde engellemediğini ileri sürer.
Roger E. Olson

Mesih’in, Tanrı’nın sağında oturması ne manaya gelir?

 

Aslında Tanrı’nın sağ yanı veya sol yanı yoktur; bir Ruh olarak, o, tüm bedensel parçalardan yoksundur. Bu, en favori kişileri kendi yanlarına yükseltip sağ yanlarına koymaya alışmış olan kralların tutumundan alınan bir metafordur. Kraliçe olan annesi için Süleyman bir koltuk hazırlattı ve onu sağına yerleştirdi. Dolayısıyla, Mesih’in, Tanrı’nın sağında oturması, itibar ve onur bakımından Baba Tanrı’nın yanında olduğu manasına gelir. İlahi doğayla kişisel olarak birleşmiş olan Mesih’in insan doğası şimdi göklerde bir kraliyet tahtına koyulmuştur ve melekler bile ona tapar!
Thomas Watson

Mesih’in yeryüzündeki haliyle göklerde olan şimdiki hali arasındaki farkı görün.

 

Ah manzara ne kadar değişti! O, yeryüzünde bir yemlikte yatarken şimdi bir tahtta oturuyor! O zaman insanlar tarafından nefret edilip hor görüldü, şimdi ise melekler ona tapıyor! O zaman adı lekeliydi şimdi ise, “Tanrı O’na her adın üstünde olan adı bağışladı.” O zaman bir hizmetkar şeklinde geldi ve bir hizmetkar olarak leğeni ve havlusuyla öğrencilerinin ayaklarını yıkadı, şimdi ise prenslerin kaftanını giyiyor ve dünyadaki krallar taçlarını onun önünde çıkarıyor. Yeryüzünde bir acılar adamıyken şimdi hoşnutluk yağıyla meshedilmiştir. Yeryüzünde çarmıha gerildi, şimdi ise taç giyiyor. O zaman Baba onu terk ederek üzdü şimdi ise onu sağ yanına koydu. Öncesinde güzellikten yoksun gibi görünürken (Yeşaya 53:2) şimdi ise Baba’nın yüceliğinin parıltısıdır. (İbraniler 1:3) Ah bu ne muazzam bir değişikliktir! “Tanrı O’nu pek çok yükseltti.”
Thomas Watson

İnsanın Tanrı’yla işbirliği “özgür iradeyi” kanıtlamaz.

 

İnsanın, Tanrı’nın işlerinde O’nunla işbirliği yaptığını anlatmak için birkaç örnek veriyorsun. Örneğin, “Çiftçi hasadı derler ama hasadı Tanrı verir.” İnsanın Tanrı’yla işbirliği yaptığının kuşkusuz farkındayım ama bu, “özgür irade” konusunda hiçbir şey kanıtlamaz. Tanrı’nın gücü her şeye yeter. Yarattığı her şeyin üzerinde denetimi tamdır. Bu, Tanrı’nın aklayıp Egemenliği’ne aldıklarıyla birlikte bu dünyada O’nunla işbirliği yapan tanrısızları da kapsamaktadır. Bütün insanlar, Tanrı kendilerinden ne yapmalarını istiyorsa bu isteğin ardına düşüp itaat etmelidir.

 

İnsanın, O’nun yaratmasına hiçbir katkısı yoktur. İnsan, yaratılmış olduğu için, Tanrı’nın yarattığı olarak, varlığını sürdürmeye de katkısı yoktur. İnsanın yaratılması ve varlığını sürdürmesi, bizden yardım almadan bizi yaratan ve koruyan Tanrı’nın egemen gücünün ve iyiliğinin sorumluluğundadır tamamıyla.

 

Ruh’un egemenliğinde yeni bir yaratık olarak yenilenmeden önce, insanın, bu yeni yaratılışa ve egemenliğe hazırlanmasına hiçbir katkısı yoktur. Benzer biçimde, yeniden yaratıldığında da egemenlikte kalmasına da kendisi hiçbir katkıda bulunamamaktadır. Ruh, bizden yardım almaksızın, bizi yenilediğinde, tek başına bizi hem yenilemekte, hem korumaktadır.
Martin Luther

İnsanın yüreğini Tanrı’dan başka hiç bir şey tatmin edemez.
George Whitefield

İsa bize Tanrı’ya “Baba” demenin benzersiz ayrıcalığını verdi.
R. C. Sproul