Pastörünüzün eğitimi ne kadar önemli? Eğer vaaz eden, öğreten ve topluluğumuzdaki birçok çeşitli ihtiyaçla ilgili olan pastörlere sahip olmaya inanıyorsak, her meslekte olduğu gibi, esaslı eğitim lüzumludur. Yine de, çeşitli sebeplerden dolayı, bazı Hristiyanların gözünde teolojik eğitim en iyi ihtimalle tartışılabilirdir ve en kötü ihtimalle zorunlu değildir. Bazıları, İsa’nın öğrencilerinin teolojik bir eğitim almamalarına rağmen, sadece “İsa’nın yanında” olarak müjdenin gelmiş geçmiş en etkili habercileri olduklarını savunur. Dolayısıyla, buna göre, teolojik eğitimin kilisenin gerçek gelişimine engel olan gereksiz bir karmaşa olduğu düşünülür. Bunun yanında, kiliselerin gittikçe zayıfladığı ve seminer eğitimi için ödenek sağlayamadığı birçok yerde, hazırlığın sadece “yaşamsal şeyler” sağlanarak yapılması tavsiye edilir. Kiliseye karşı seküler baskının olduğu Hristiyanlık sonrası dünyadaki diğer insanlar “sadece oraya çıkmamızı” bize söyleyerek seminerlerin fazlasıyla önemsiz olduğunu ima ederler.
Oysaki, kilisenin ne olduğunu ve Pazar günkü tapınmadan ne beklememiz gerektiğini düşündüğümüzde merkezde Söz hizmeti yatar. Dolayısıyla, pastörlerin kendi halkının beklentilerini karşılamaları ve çağrılarını yerine getirmeleri bekleniyorsa, Kutsal Kitap’ı adamakıllı bilmeli ve onun gerçeklerini becerili bir şekilde bildirebilmelidirler. Dahası, eğer görevin, İsa’nın öğrettiği gibi, tüm uluslardan öğrenciler yetiştirmek olduğuna inanıyorsak, o zaman kilise müjdeyle birlikte bu işe koyulduğunda Kutsal Kitap’ı bildirmek üzere donanmış olmalı ve Kutsal Kitapsal öğretide sağlam durmalıyız. İlginç bir şekilde, Yeni Antlaşma misyonu her zaman çarmıhın bir sunumunu, imana daveti ve iman esasını içermiştir. Gerçekten de, Elçi Pavlus’un çağrıldığı ilk resmi görev imanlı olmayan bir dünyaya çarmıhla karşı gelmek değil, imana gelen Antakya’daki kiliseye öğretiş yapmaktı (Elçilerin İşleri 11:26).
Doğru türde bir eğitim her şeyden önce Kutsal Yazılar’dan adamakıllı haberdar olmaları için ihtiyaç duydukları araçları öğrencilere sağlayacaktır. Buna Kutsal Kitapsal dillere (Eski Antlaşma İbranicesi ve Yeni Antlaşma Grekçesi) olan bir aşinalık (daha yüksek veya daha düşün derecede) dahildir. Sonrasında, iyi bir seminer, kalben, içerisinde öğrencilerin büyük Kutsal Kitapsal öğretilerle uğraştığı bir çeşit teolojik öğretiş yapacaktır. Kutsal Kitap bizi Tanrı’ya yönlendirdiği zaman, Kutsal Kitapsal veriyi bir araya getiren bir sistematik teoloji kavrayışı Tanrı’nın özelliklerini: O’nun varlığını, gücünü, bilgisini ve kutsallığını düzgün bir şekilde anlamamızı sağlayacaktır. Kutsal Kitap çarmıha işaret ettiği zaman, teoloji kurban, günahların bağışlanması, barışma, günahtan arınma ve aklanma gibi merkezi sorunları keşfetmeye çalışacaktır. Kutsal Kitap kiliseye müjdeyi alıp gitmesini emrettiği zaman tarihsel ve teolojik bir perspektif bizi iki bin senedir Tanrı’nın nasıl kiliseye rehberlik ettiğini, müjdenin ne olduğunu ve müjdenin en iyi nasıl iletilebileceğini sormaya zorlayacaktır. Buna ek olarak, pastörel ve pratik teoloji, öğrencileri günlük kilise yaşamında karşılaşabilecekleri çeşitli çağdaş sorunlarla tanıştıracaktır.
Geçmişte yaşanan kilisedeki meydan okumaların farklı bir varyantta tekrar ortaya çıkamayacağını farz etmek ciddi bir yanlıştır. İsa’nın dirilişi bir efsane midir? Mucizelerin olduğuna gerçekten inanabilir miyiz? Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın hatasız ve güvenilir Söz’ü olduğunu söyleyerek ne demek istiyoruz? Bugünkü kilise Adem’in gerçek bir tarihsel kişi olup olmadığı sorusuyla ve Mesih’in ölümü aracılığıyla bizim yerimize cezayı üstlenmesinin inkarıyla boğuşuyor. Bu sorunlar sadece bilgili bir teolojik bakış açısıyla üstlenebilecek esaslı, mantıklı keşifler hak ediyor.
Konu uygunluk olduğunda, seminerlerimiz asla sadece akademik kuruluşlar olmamalıdır. Aksine, içerisinde kiliselerin ihtiyaçlarının ve meydan okumalarının anlaşılabildiği canlı bir bağlantının sağlanması gerekir. Buna ek olarak, öğrenciler kültürel düşünce akımlarının farkında olmalıdır öyle ki Kutsal Kitap’ın bugünkü dilinin Tanrı Sözü’nden ödün vermeden bugünün dünyasına nasıl konuşması gerektiği konusunda eğitilebilsinler. Bugünün imanlı olmayan şüphecilerine ulaşmak için teolojiyi azaltmak gerekmez. Aksine arttırmak gerekir. İnsanlığın her nesilde Tanrı’nın mührünü ruhunda taşıdığına inanıyorsak, müjdeye cevap veren insanlardan Hristiyan imanın karmaşık içeriği hakkında bir mantıksal sorgu sürecine girmelerini beklemeliyiz.
Üyelerinin teolog olduğu, daha fazlasını isteyen bir iştahla düşünmeye ve öğrenmeye hazır bir şekilde her Pazar kiliseye geldiği kilise gerçekten sağlıklı bir kilisedir. İyi bir kürsü hizmeti bereketli bir şekilde Tanrı halkına öğretecektir. Topluluklarımızın anlayışını küçümsemek tehlikelidir. İnsanlar İsa’yı takip etmenin ne olduğunu keşfettikleri zaman akıl yaşam bulur ve müjde, içerisinde donanımlı bir pastörün bilgi vermesi gerektiği bir açlık yaratır.
İsa’nın öğrencileri bu eğitimi görmedikleri için bugünkü pastörlerin titiz seminer eğitimine ihtiyaç duymadığını söylemek yanlış bir argümandır. Onların İsa’yla olan zamanı üç senelik yoğun bir kurstu, bunu stajyerlikle ve sınanmalarla tamamladılar ve Kutsal Yazılar’ı daha önce hiç olmadığı gibi keşfettiler. Eğer yirmi birinci yüzyıl kilisesi gelişecekse, kaliteli kürsü hizmetine ve donanımlı pastörel yeteneğe bağlı kalacaktır. Eğer hizmet için eğitimin bedeli yüksekse, o buna değer. Bunun aksine kilisenin gücü yetmez.
Iver Martin