Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır.
-Yuhanna 13:34-35
İsa Mesih ele verildiği gece öğrencilerinin çok zor günler geçireceğini biliyordu. Pek çok denenmelerle karşılaşacaklardı ve 3 yıldır olduğu gibi O’nun bedenen yanlarında olmasından faydalanamayacaklardı. Gittiği yere -cennete- henüz gelemezlerdi (Yuhanna 13:33) ve Rab’leri fiziksel olarak yanlarında olmadan nasıl yaşayacaklarını bilmeleri gerekecekti. Böylece İsa Mesih, son akşam yemeği sırasında kendisi göğe yükseldiğinde öğrencilerinin ne yapması gerektiği konusunda kapsamlı bir talimat verme fırsatını kullandı.
İlk olarak Rab’bimiz onlara, birbirlerine nasıl davranmaları gerektiğine dair örnek verdi (14-15.ayet). Bugünkü pasajda, birbirlerini sevmelerinin üzerinde durarak O’nun “yeni bir buyruk” verdiğini okuyoruz (34.ayet). İsa’nın buna yeni bir buyruk demesi ilk başta tuhaf görünüyor. Sonuçta, yüzyıllar önce Tanrı halkına birbirlerini sevmeleri emredilmişti: “Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu kendin gibi seveceksin.” (Levililer 19:18). Öyleyse kurtarıcımız, birbirini sevmenin yeni bir buyruk olduğunu söylediğinde ne demek istedi?
Dr. R.C. Sproul; İsa’nın, bu sözlerini Yahuda’nın ihanetinden hemen sonra dediğine dikkat çekiyor. Yahuda O’nu ele verdi (Yuhanna 13:21-30). Dolayısıyla, O’nu takip edenlere duyduğu sevgi Yahuda’nın sergilediği şeyin tam tersidir. İsa Mesih (Dr. Sproul bunu Yuhanna kitabını yorumlamasında yazıyor), öğrencilerinden ve O’nu takip edecek herkesten ihanete yer olmayacak bir sevgi talep ediyor. Şüphesiz ki bu doğrudur. Bununla birlikte aynı pasajda İsa Mesih, Petrus’un O’nu inkâr edeceğini -yani bir tür ihanet edeceğini- öngörüyor (Yuhanna 13:36-38). İsa Mesih’in yeni sevgi buyruğunun O’nun bizi sevdiği gibi birbirimizi sevmek anlamına geldiğini fark ettiğimizde (34.ayet); İsa’nın emrettiği türden bir sevginin, bize biri yanlış yaptığında ve hatta ihanet ettiğinde bile devam eden bir sevgi olduğunu görüyoruz. İsa Mesih, ihanetinden sonra Petrus’u sevmeyi bırakmadı ama Petrus’un affedilmesi için canını verdi. Aynı şekilde, günah için biz kefaret sağlayamasak da diğer inananlara sürekli olarak devam eden bir sevgi göstermeliyiz. Biri yanlış yaptığında bile devam eden bu tarz özverili bir sevgi, bizi izleyen dünyanın karşısında öğrencilik işaretidir (35.ayet). Hristiyanlar, İsa Mesih’in emrettiği gibi birbirini sevdiğinde dünya, bizlerin O’nun öğrencileri olduğumuzu bilecektir. John Calvin şöyle diyor: “O halde, kim gerçekten Mesih’in öğrencisi olmak ve Tanrı tarafından kabul edilmek istiyorsa o zaman tüm hayatını kardeşlerini sevmek için şekillendirmesine ve yönlendirmesine izin verin. Bu görevi gayretle takip etmesine izin verin”.
Tanrı’nın Önüne Gelelim
Bize yanlış yapanlara karşı duyulan sevgi, bizi suistimal etmelerine dayanmak anlamına gelmez. Bize yanlış yapan birini sevme şeklimiz, bizim için iyilikten başka hiçbir şey yapmayan birini sevme şeklimizle aynı değildir. Bununla birlikte, her iki durumda da diğer inananları sevmeyi bırakmamaya çağırıldık. Tanrı’dan, dünyaya karşı O’nun tanıkları olabilelim diye imanlı kardeşlerimizi gerçekten sevme gücünü vermesini isteyelim.
Üzerine Daha Fazla Çalışmak İçin
- Yuhanna 15:12
- 2.Yuhanna 5