Hepimiz “taraftar zihniyetine” yatkınız. Bir bireye, markaya veya stile çekildiğimizden dolayı bir şeyi yaparız veya düşünürüz. Örneğin, bir Cubs taraftarı olarak, geçtiğimiz Temmuz ayında Anthony Rizzo takasla alındığında Yankees’in maçlarını izlemeye başladım.
Bu taraftar zihniyeti kitaplara, sporlara, alışverişe ve birçok şeye olan ilgimizi etkiler. Fakat bunu kiliseye uyguladığınızda taraftar zihniyeti gerçek Hristiyan topluluğun temelini çürütür.
Taraftar zihniyeti “sürü zihniyeti” dediğimiz şeye ait Kutsal Kitapsal fikirlerle birçok şekilde çatışır. Bunların üçü şöyledir.
Seçime karşı Çağrı
Taraftar zihniyetiyle bir kişinin kiliseye dahil oluşu genellikle pastörün armağan sahibi oluşuyla, tapınma grubunun verdiği hisle ya da hatta kilisenin teolojik nitelikleriyle tetiklenir. Çoğu zaman taraftar zihniyetiyle temellenmiş bir kiliseye katıldıysanız en sevdiğiniz pastör emekliliğe ayrıldığı zaman ya da tapınma şeklinden sıkıldığınız zaman kiliseyi hemen terk edersiniz.
İki önemli açıklama:
- Sorun armağan sahibi pastörlerde, teolojik niteliklerde veya tapınma grubunun verdiği iyi histe değil. Sorun Hristiyanın kiliseye katılımını kişisel tercihlere bağlamasıdır.
- Sorun pastörünüzden hoşlanmanız değil, o, her şeyden öte, kiliseniz için Tanrı’nın bir armağanıdır (Efesliler 4:11), sorun kendinizi ve “ideal pastör” tercihlerinizi asıl endişeniz haline getirmenizdir.
Taraftar zihniyeti kiliseyi kişisel seçim koşullarında çerçeveler. Sürü zihniyeti kiliseyi çağrı koşullarında çerçeveler. Taraftar zihniyeti kiliseyi sana göre en çekici kişiyle, stille veya markayla birlikte seç der. Sürü zihniyeti ihtiyacın olan kiliseye Tanrı’nın önderliğinde bağlı kal der. Kilise seçimle alakalıdır ama bu, Tanrı’nın sizi kendi kilisesine çağırarak yaptığı seçimdir, size uygun olan bir kiliseyi sizin seçmeniz değildir.
Tanınmış kimseye karşı Çoban
Bir pastörün/çobanın rolü Hristiyanları kendine çekmek değil Hristiyanları gerçek Çoban’a yönlendirmek (1. Petrus 2:25) ve bedeni inşa etmeye yardım etmektir, öyle ki, “bedenin başı olan Mesih’e doğru her yönden büyüsünler” (Efesliler 4:15). Nihayetinde, kilise, pastörünüzün ne kadar harika olduğuyla değil Tanrı’nın ne kadar harika olduğuyla alakalıdır.
Lakin taraftar zihniyeti bireysel insanların mükemmel oluşuna değer vermeyi gereğinden fazla arzular. Bir pastörü bir ilah gibi gösterip ondan kutsal bir karikatür çizebilir. Kilise seçimi sırasında bir insanın armağanlı oluşuna göre umut bağlayan taraftar için YouTube vaazları ve en çok satan kitap serileri putlaştırılmış hazineler haline gelebilir.
Sürü zihniyeti üyeleri buna zıt bir şekilde pastörlerini ünlü oldukları için değil onlardan biri olduğu için severler. Onun hatalarını görebilecek ve hesap vermesini sağlayacak kadar ona yakındırlar; onun gelişimini görecek ve onun da diğerlerinin gelişimini görecek kadar yakındırlar.
Bu nedenle, bilgisayar ekranınızda vaaz eden ünlü kimse sizin asıl ruhsal lideriniz olamaz. Sürünün fiziksel olarak mevcut bulunan ruhsal bir öndere ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, daha beden almış bir ruhsal liderlik şekli benimseyin.
Seyretmeye karşı Sorumluluk
Benim kötü bir taraftar olduğumu düşünebilirsiniz ama artık Cubs’ın beyzbol maçlarından haz almıyorum çünkü en sevdiğim oyuncu artık yok.
Cubs ile olan ilişkim ilk olarak Anthony Rizzo’ya olan hayranlığımla temellendirilmişti. Maçlara gittiğimde sosisli sandviçlere veya etrafımdaki taraftarlara ilgim yoktu. İlgilendiğim tek şey Rizzo’yu izlemekti. Bu bir beyzbol maçı için iyi olabilir ama kilise için iyi bir şey değil.
Efesliler 4:16’da Pavlus kilisenin gelişiminin sadece armağan sahibi liderlere değil aynı zamanda bedenin bireysel üyelerinin armağanlarına da bağlı olduğunu açıklar. Mesih’in bedeni “her eklemin yardımıyla kenetlenip kaynaşmış olarak her üyesinin düzenli işleyişiyle büyür.”
Taraftar zihniyeti kilisede bireysel izleyiciler olduğumuzu düşündürerek bizi aldatır. Ama Kutsal Kitapsal ideal farklıdır. Mesih “her birimize” armağanlar verdi (Efesliler 4:7) ve sunabileceğiniz iyi işler kilisenizin gelişimi için sadece istenip bunlara ihtiyaç duyulmuyor ama aynı zamanda Tanrı’nın kendisi tarafından önceden hazırlanıyor (Efesliler 2:10).
Kilisede sadece pastörünüzü izlemeyin. Sürü zihniyetini benimseyin ve hem koyun hem de çobandan oluşan bedenin üyelerini inşa etme sorumluluklarınızı yerine getirin.
Sürü olun
Kilise, seçtiğimiz bir yer değil; içine çağrıldığımız bir yerdir. Burada insanların şöhretine değer vermeye değil Mesih’e değer vermeye çağrıldık. Bireyselleştirilmiş bir eğlence deneyimine değil bütün topluluğu inşa etmek için armağanlarımızı kullanmaya çağrıldık.
Taraftar zihniyeti gayet yaygın bir ayartmadır, özellikle bir tüketim ve şöhret toplumunda. Ve bunu kiliseye taşıdığımız zaman ölümcül olur. Taraftar yerine gelin sürü olalım, ruhlarımızın Çobanı ve Gözeticisi’ne olan saygımızdan dolayı bir araya gelelim.
Davis Wetherell