Bir atom bölündüğü zaman tüm kütlesi azalır ve çok büyük bir miktarda enerji açığa çıkar. 2. Dünya Savaşı’na son veren iki atom bombasına bakıldığında sonucun, nesiller boyu etkileri sürüp giden şiddetli bir yıkım olabileceği görülür.
Atom bölünmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyonun ruhsal diyarda kilise bölünmeleriyle ortaya çıkan benzerlikleri vardır. Bir topluluk bölünme tecrübe ettiği zaman sonuçlar genellikle yıkıcı, yaygın ve uzun ömürlüdür.
İlişkilerin günahkar bir biçimde ayrılması her zaman ihanet ve hayal kırıklığı doğurur. Üyelerinin birbirleriyle tek bir bedenin birbirine bağımlı bileşenleriymiş gibi ilişki kurduğu bir kilisede (Romalılar 12:5; 1. Korintliler 12:12-30; Efesliler 4:25), bölünmenin neden olduğu acı, güvensizliği ve kötümserliği de arttırabilir, sökülmemiş iki duygusal yabani ot gerçek müjde paydaşlığı için hayati önem taşıyan sevgi ve hassasiyeti engelleyecektir.
Bu negatif sonuçlar kaçınılmaz bir biçimde kilisenin kayıp ve ölmekte olan bir dünyaya Tanrı’nın yüceliğini gösteren tepedeki kent olma görevini baltalar. Birbirleriyle iyi geçinemeyen insanlar tarafından deklare edildiğinde uzlaşma mesajı değersizleşir. Francis Schaeffer kilise bölünmesinin müjdeciliğe yaptığı lanetleyici darbe hakkında uyarmıştır.
Dünya bakar, omuzlarını silker ve sırtını döner. Dünya, ölmekte olan bir kültürün ortasında diri bir kilisenin başlangıcını bile görmemiştir. Dünya, İsa’nın başlangıçta gösterdiği şeyin son özür olduğunu, yani gerçekten Mesih’te kardeş olan gerçek Hristiyanlar arasında gözlemlenen birliğin olduğunu görmemiştir.
Kutsal Kitap’ın neden kilise birliğine bu kadar büyük vurgu yaptığını ve kilise bölünmesine karşı bu kadar güçlü bir şekilde uyarı yaptığını anlamak zor değil. Bir kilisenin birliği tehdit edildiği zaman Tanrı’nın yüceliği, imanlıların ruhsal sağlığı ve müjdenin ilerleyişi tehlikededir.
Elçi Pavlus’tan bir keresinde açık ahlaksızlık, kibir, öğretisel hata gibi birçok sorundan dolayı hastalanmış bir kiliseye yardım etmesi istenmişti. Bu sorunların her biri önemli ve bir kiliseyi yıkma potansiyeline sahip olsa da bir topluluktaki bölünme bunların kurtuluşsal açıdan çözümlenmesini engelleyecektir. Bu nedenle Pavlus Korint’teki kiliseye yazdığı ilk mektupta buna öncelik veriyor.
Onları selamladıktan ve yaşamlarındaki Tanrı’nın lütfu için şükranlarını sunduktan sonra Pavlus birlik olmayışlarına doğrudan karşı çıkıyor: “Kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla yalvarıyorum: Hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşünce ve görüşte birleşin” (1. Korintliler 1:10). Pavlus onları Mesih’le ilgili tanıklıklarında, anlayışlarında ve yargılarında birleşmeye çağırıyor.
Pavlus’un nasihati Yuhanna 17:11, 21-23’de bulunan İsa’nın, takipçilerinin birliği için söylediği duasını yansıtıyor. Mesih’i onurlandırmayı veya Elçisel öğretiyi önemseyen hiçbir kilise gerçek birlik arayışını en acil öncelik yapmakta başarısız olamaz. Gerçekten de, imanlılar “alçakgönüllü, yumuşak huylu, sabırlı, birbirine sevgiyle, hoşgörüyle davranmadan, Ruh’un birliğini esenlik bağıyla korumaya gayret etmeden” (Efesliler 4:1-3; Filipililer 1:27; 2:2’ye bakınız) çağrılarına uygun bir şekilde yaşayamazlar.
Kutsal Yazılar’ın bölünmeye karşı yaptığı güçlü uyarılara ve birlik için tekrarladığı çağrılara rağmen kiliseler, hatta iyi kiliseler bazen talihsiz bölünmeler tecrübe ediyor. Pavlus ve Barnaba planladıkları ikinci görev yolculuklarında Markos’un rolü hakkında “keskin bir fikir ayrılığı” yaşadılar. Krallıktaki gerçek tanrısallıkları ve işe yararlılıklarına rağmen bu konu hakkındaki farklılıkları “[onları] birbirinden ayırdı” (Elçilerin İşleri 15:39). Bu üzücü olayın görüldüğü Luka’nın kaydı hiçbir imanlı paydaşlığının bölünmeden muaf olmadığını hatırlatır.
Kilisenin birliği bozulduğunda üyeler buna nasıl tepki vermelidir? En korkunç koşullarda bile kilise üyeleri her zaman Mesih’i hatırlamalı, O’nun rabliğine bağımlı olmalı ve Sözü’ne itaat etmelidir. Anlaşmazlık asla günah için bir bahane değildir.
Rab’bimiz Kendi Elçileri tarafından ihanete uğradı ve terk edildi. Yine de, Babası’nın isteğini sadık bir şekilde yapmaya devam etti. O’nun adını taşıyan ve O’nun otoritesi ve bereketi altında var olan kiliseler O’nu birçok şekilde lekeleyebilir. Yine de, O, onları tövbeye çağırarak sevmeye, eğitmeye ve yönlendirmeye devam eder (Vahiy 2-3). Bölünmeler tanıklıklarına zarar verdiğinde bile O’nun yaptığı gibi, Takipçileri de kiliseyi sevmeye ve belirli kiliseler de belirli bir şekilde sevmeye devam etmelidir.
Acılar ve hayal kırıklıkları kiliseden vazgeçmeniz konusunda sizi ayarttığı zaman Rab’bimizin yaralı ve zarar görmüş gelini için Kanını akıttığını hatırlayın. Dirilişinden dolayı, bir gün, her yanlışın düzeltileceğini ve her günahkar bölünmenin iyileştirileceğini de hatırlayın. Sık sık Samuel John Stone’un “Kilisenin tek temeli” adlı ilahisini söyleyin, özellikle daha az bilinen dördüncü kıtasını:
Alaycı bir merakla da olsa İnsanlar yarasının ezildiğini görür, Bölünmelerle parçalanır, Sapkınlıklarla kahırlanır: Yine de azizler bakmaya devam eder, “Daha ne kadar?” diye bağırırlar Ve çok geçmeden ağlayışın olduğu gece Ezginin olduğu sabaha döner!
Bir kilise bölündüğünde birçok insan günahkar tavırlardan ve eylemlerden dolayı kaçınılmaz bir şekilde zarar görür. Bu tür durumlarda Efendimizin bunun neye benzediğini bildiğini ve buna nasıl tepki vermemiz gerektiğini bize gösterdiğini hatırlamalıyız (1. Petrus 2:19-25). Bağışlanmış kişiler olarak bağışlamalıyız. Günaha katılmış kişiler olarak İsa’nın tam da bunun için öldüğünü hatırlayarak tövbe etmeliyiz.
Tom Ascol