Get In Touch
541 Melville Ave, Palo Alto, CA 94301,
ask@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.705.5448
Work Inquiries
work@ohio.colabr.io
Ph: +1.831.306.6725

İman

Harika iman değil, ama gerçek iman kurtarır.
Charles Spurgeon

Müjdeyi kabul eden kişi, Tanrı’nın önünde durabilme hakkını yalnızca İsa Mesih’e iman etmek suretiyle elde edebilir. Tek bir şeye iman etmenin tehlikeli ve en hafif tabirle akılsızca olduğuna dair yaygın bir inanç söz konusudur. Toplum, alternatif bir planı olmayan ya da kaçış planı bulunmayan, yatırımlarını farklı alanlara yönlendirmeyip bütün yumurtalarını aynı sepete koyan ya da ardından tüm köprüleri yıkan kişiyi ihmalkâr, kaygısız ve geniş bir insan olarak görür. Ancak İsa Mesih’i kabul eden kişinin tam olarak yapması gereken şey budur. Hristiyan inancı her şeyin üzerindedir. Mesih’i gerçekten kabul etmek, diğer her şeyden umudu kesmek ve bütün umudu Mesih’e bağlamak demektir. İşte bu nedenle Pavlus, eğer Mesih bir sahtekâr olsaydı, bu yüzden herkesten çok Hristiyanların acınacak halde olacağını söylemektedir. Eğer Mesih Kurtarıcı değilse Hristiyan mahvolmuştur, çünkü başka bir planı ya da güvencesi yoktur. Hristiyan kişi imanla, ‘‘Rab sana güveniyorum, eğer sen beni kurtarmasaydın cehennemde olurdum. Ben kendim için başka bir hazırlık yapmayacağım’’ der. Müjdeyi gerçekten kabul etmek yalnızca günahtan dönmek demek değildir, aynı zamanda Mesih dışında başka bir şeye umut bağlamamak, özellikle de insanın kendisine güvenmemesi demektir. Müjdeyi gerçekten kabul etmiş kişi, Tanrı’nın önünde durmasının kendi erdeminden ve buna lâyık olmasından kaynaklandığına dair küçücük bir düşünceden bile tiksinir hale gelir. Mesih’teki yeni yaşamı iyi işler meydana getirse de, kurtulabilmek için iyi işlerden medet ummaz, yalnızca Mesih’e ve onun kusursuz eylemine iman eder.
Paul Washer

Görümlerin, hayallerin, belirtilerin, harikaların ardınca gitmeyin. Tanrı’nın esinlenmiş sözünde mevcut olan yasalarla ve tanıklıklarla, emirlerle ve vaatlerle seslenmesine inanın.
Charles Spurgeon

İman, Mesih’teki lütufkâr vaadin gerçeği üzerine temellenen, Kutsal Ruh’un zihinlerimize vahyetmiş olduğu ve kalplerimize mühürlemiş olduğu ilahi inayetin bilgisidir.
John Calvin

Ölmek üzere olan bir kadın, onu ziyaret ettiğim sırada bana şunları söyledi: ‘Bayım, Tanrı’nın beni imansızlarla aynı ortama koyacağını düşünmüyorum, çünkü ben onların arasında yapamam; layık olmasam da, umarım imanlıların yanında olurum çünkü onların arasında mutlu olduğum gibi hiçbir yerde mutlu olmadım.’ Evet, sonsuza dek imanlıların yanında olacaksınız. Kuzu kuzularla, keçi ise keçilerle birlikte olacaktır. Sevincin, nerede olacağını gösteriyor.
Charles Spurgeon

Etkili dua imanla edilmelidir.
Tim Chester

Korkuya iyi geldiği bilinen tek panzehir imandır.
John Knox

Bizler gözle gördüğümüzden başka herhangi bir şeyi sevme yetisinden yoksun muyuz? Asla görmediğimiz bazı tarihi kişiliklere hayranlık duymuyor muyuz? Bize oldukça yakın olan arkadaşlarımıza ne demeli? Onlara karşı hissettiğimiz çekimin sadece dış görünüşlerinden kaynaklandığını düşünmüyorum. Fiziksel güzellik göze hoş gelebilir ama tek başına yüreklerimizi ele geçirmeye yetmez. Ya zekalarında bir kalite, ya huylarında bir tatlılık, ya da karakterlerinde bizi büyüleyip sevgimizi kazanacak bir güzellik görüyor veya bulunduğunu düşünüyoruzdur.

 

Eğer böyle bir içsel güzellik gözlerimize gözükmüyor, ancak anlayışımız sayesinde ayırt edilebiliyorsa, ilahi doğanın mükemmelliklerinin yüreklerimize hitap edeceği de çok daha kesindir. Mesih’i sevmek için O’nu görmek zorunda değiliz. Eğer anlayışımızın gözleriyle O’na ciddiyetle bakarsak, O’nun peşinden gitmeyi kesinlikle arzulayacağızdır.
Henry Scougal

Dünyada kısa bir süre kalacağını düşün. “Senin önünde garibiz, yabancıyız atalarımız gibi. Yeryüzündeki günlerimiz bir gölge gibidir, kalıcı değildir.” (1.Tarihler 29:15) Beşik ve mezar arasında yalnızca dar bir mesafe var. Süleyman şöyle der, “Doğmanın zamanı var, ölmenin zamanı var.” (Vaiz 3:2) —fakat yaşamaktan bahsetmez—sanki yaşam o kadar kısadır ki bunu söylemeye bile değmez!.. Peki ya ölüm biz henüz hazır değilken gelse? Ya Tanrı’nın Ruhu içimize üflenmeden son nefesimizi versek? Hayatının uçup gittiğini göz önünde bulunduran herkes hızla tövbe edecektir!
Thomas Watson

İnsan aklında Tanrı’nın lütfuyla alakalı olmayan bir sürü dini duygu olabileceğini insanlar unutuyor. “Kayalık yere” ekilen tohum işittiği sözü hemen sevinçle kabul eder—ama kök salamaz. (Matta 13:20.) Kutsal Ruh’un yaptığı herhangi bir gerçek iş olmadan sık sık büyük miktarda görünürde dini bir izlenim olabileceğini tüm uyanış tarihi kanıtlar. Kurtaran iman küçük ve ani olan bir duygudan çok daha derindir ve güçlüdür. Sadece duyguların bir tavrı değildir—aynı zamanda vicdanın, isteğin, anlayışın ve içimizdeki kişinin tamamıdır. Net bilginin sonucudur. Sadece sıyrıılmış bir vicdandan değil—adamakıllı karıştırılmış bir vicdandan kaynaklanır. Mesih’e olan kasıtlı, istekli, alçakgönüllü bir bağlılıkla kendini gösterir. Bu türde bir iman Tanrı’nın armağanıdır ve asla yıkılmaz. İmanı bir duygu meselesi yaparsanız dayanma gücünü sürdürmek elbette imkansız olur.
J.C. Ryle

Günahı öldürmenin, Tanrı’nın lütuflarının insanın yüreğinde gelişmesinin üzerinde çok yararlı bir etkisi vardır.

 

İnsan yüreği bahçeye benzetilirse, günahı öldürme Tanrı’nın lütuf bitkilerinin büyümesini engelleyen yabani otları sökme işine benzetilebilir. Değerli bir bitkinin ekildiği bir bahçe düşünün. Bahçedeki yabani otlar düzenli temizlenirse bitki gelişir. Ancak yabani otlar bırakılırsa, bitki zayıf düşer, solar, yararsız bir bitki haline gelir. Günahı öldürmek, günahın yabani otlarını yok edemediğinde, Tanrı’nın lütfunun bitkileri ölmeye hazırdır. (Vahiy 3:2) Bu bitkiler solar, bozulur. Böyle bir yürek miskinin tarlası gibidir – yabani otlar o kadar büyümüştür ki iyi mısırı zar zor görürsünüz. Böyle bir yüreğe baktığınızda imanın lütufları, sevgi ve gayret vardır; yine de o kadar zayıf, günahın yabani otlarıyla o kadar engellenmiştir ki yararı çok azdır. Günahı öldürmek böyle bir yüreğin yabani otlarını temizlesin, bu iman, sevgi, gayret bitkileri gelişmeye başlasın, her iyi iş ve amaçla kullanılmaya hazır olsun.
John Owen

Mesih lütfun başlayışını söndürmeyecektir, çünkü az olan lütuf çok olan kadar değerlidir. Küçük bir inci değerlidir. İmanın incisi küçük olsa da—eğer gerçek bir inciyse, Tanrı’nın gözünde görkemli bir şekilde parlar. Bir kuyumcu en küçük altın eğe talaşını hesaba katar ve onu çöpe atmaz. Gözbebeği küçüktür—yine de çok işe yarar; göklerin büyük bir kısmını şıp diye gösterebilir. Küçük bir iman aklayabilir. Zayıf bir el evlilik ilmeğini bağlayabilir. Güçlü bir iman gibi—zayıf bir iman da Mesih’le birleşebilir. Küçük bir lütuf bizi Tanrı’ya benzer yapar. Daha büyük bir bozuk parada olduğu gibi gümüş bir bozuk paranın üzerinde de kralın sureti bulunur. Lütuf zerre kadar olsa da Tanrı’nın suretini taşır—Tanrı kendi suretini yok eder mi?
Thomas Watson

İsa’nın çarmıhtaki ölümü, Tanrı’nın günaha karşı olan laneti yüzündendi. Kutsal Kitap şöyle söylemektedir, “Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir.” (Galatyalılar 3:13) Orada İsa’nın çarmıha gerilişini sevinçle ve büyük bir keyifle izleyenler vardı. O’ndan tamamen nefret etmek üzere yetiştirilmişlerdi. Fakat, neticede, İsa’yı çarmıha onlar göndermedi. O’nu çarmıha gönderen Baba Tanrı’ydı. Bu nedenle, İsa çarmıha gerilmiş durumda şöyle haykırmaya başladı, “Tanrım, Tanrım, beni niye terk ettin?” (Matta 27:46)

 

O, Tanrı’nın cezasına katlanabilen Tanrı Oğlu’ydu ve insanların günahının bedelini ödeyen insandı.

 

O’na inandığımız zaman O’nun bizim yerimize ölmüş olduğuna da inanmış oluruz. Kutsal Kitap şu şekilde vaat eder, “Tanrı dünyayı öyle sevdi ki biricik Oğlu’nu verdi, öyle ki O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın ancak sonsuz yaşama kavuşsun.” (Yuhanna 3:16)
Allen Vander Pol

Başkalarında olduğu gibi lütuf bizde alevlenip artmıyorsa içimizde Ruh’un ateşinin yanmadığı sonucuna varırız—buna kendine karşı sahte tanıklıkta bulunma denir. Sahte kanıta inanmamamız gerektiği gibi Tanrı yolunda yürümenin gerçek kanıtlarını da inkar etmemeliyiz. Ateşin közde saklandığı gibi lütuf da ruhun bir çok hastalığı altında saklanıyor olabilir. Bazı Hristiyanlar bu konuda çok yeteneklidir—lütfun eksikliği yüzünden kendilerini suçlarlar—sanki Şeytan’a ödemeleri gereken bir bedel varmışçasına kendilerine karşı onu savunurlar.

 

Lütfun zayıflığını—lütfun olmayışıyla karıştırmak büyük bir hatadır. İmanda zayıf olmak bir şey—imanda eksik olmak başka bir şey. Bulanık gören biri yarım yamalak görür fakat bu görmüyor manasına gelmez. Az bir lütuf, pek çok bozulmanın altında saklansa da hala lütuftur.
Thomas Watson

Tanrı için büyük işler yapmanın sırrı büyük iman sahibi olmaktır. Tanrı’yla yürüyüşünüzde inancınız kadar yol gidersiniz, daha çok değil. Esenliğiniz, sabrınız, cesaretiniz, gayretiniz ve Tanrı’ya kulluğunuz O’na imanınızdan daha çok olmaz.

 

Geçmişteki büyük Hristiyanlar’ın yaşamlarını okuduğunuzda, kutsallıklarının esininin imanları olduğunu görürsünüz. Çok dua ettiler, çünkü dua Tanrı’yla konuşan imandır. Çok gayretliydiler, çünkü gayret çalışan imandır. Çok cesurdular, çünkü cesaret görevini yapan imandır. Kutsaldılar, çünkü kutsallık görülür duruma gelen imandır.

 

İman hakiki Hristiyan karakterinin köküdür. Kökünüz doğru olsun, meyve verin. Ruhsal gönenciniz her zaman imanınız kadar çok olacaktır.
John Charles Ryle D. D.

Çarmıh merkezli olmamaktan kaynaklanan bazı semptomları ilginize sunmama izin verin. Aşağıdakilerden biri veya birkaçı sizi tanımlıyor mu?

 

-Sevinçten sık sık yoksunsunuz.
-Ruhsal olgunlukta sürekli büyümüyorsunuz.
-Tanrı’ya olan sevginiz tutkudan yoksun.
-Daima bazı yeni teknikler, bazı “yeni gerçekler” veya yeni deneyimler arayarak imanınızı toparlamaya çalışıyorsunuz.

 

Eğer bu semptomlardan biri size tanıdık geliyorsa sizi aşağıdakileri okumaya teşvik etmeme izin verin. Çarmıh merkezli bir hayat yaşamayı öğrendikçe şunları öğreneceksiniz.

 

-Sevincinizi sizden alan, yasacı düşünceden ve yaşamdan özgür kalmayı.
-Suçluluk ve mahkûmiyetin felç edici etkilerini geride bırakmayı.
-İmanınızı duygularınıza ve koşullarınıza dayandırmamayı.
-Minnettarlık, sevinç ve kutsallıkta büyümeyi.

C. J. Mahaney

İman çeşitleri nelerdir?

  1. İlahi otoriteden dolayı Söz’de açığa çıkan gerçeklere inanmaya TARİHSEL veya DOGMATİK iman denir.
  2. Bir süre dayanan ve sonrasında ortadan kaybolan imana GEÇİCİ iman denir. “Kök salamadığı için ancak bir süre dayanır.” Geçici iman geceleyin Yunus’a gelen keneotu gibidir, ertesi gün şafak sökerken kurur.
  3. Müjde’nin onayı için mucizeler yapan, elçilere bağışlanan imana MUCİZEVİ iman denir. Yahuda bu imana sahipti; o, şeytanları kovdu ama şeytanın kendisine sürüldü.
  4. “Tanrı’nın içerisinde çalıştığı iman”a AKLAYAN iman denir ve bu yalnızca seçilmişlerin boynuna takılan bir mücevherdir. Koloseliler 2:12

Thomas Watson

Öyleyse, günaha düşmüş bir insanın gerçekten iyi herhangi bir karar veya eylemi için, mutlaka lütuf gereklidir. Augustinus, bununla ilgili Pelagius ve takipçilerine karşı birkaç suçlama ileri sürmüştür. Öncelikle, insanlar öylesine tamamen yoldan çıkmıştır ki, Tanrı onlara lütuf aracılığıyla iman armağanını vermedikçe, onlar iyi bir şey yapmayı düşünemez bile. Kendi sözleriyle ifade etmek gerekirse, “Bu yüzden, lütuf Ruhu iman sahibi olmamıza sebep oluyor, böylelikle iman aracılığıyla, onun için dua ederek, bize buyrulmuş olanı yapma becerisine sahip olabiliriz. Bu konuda elçinin kendisi, imana yasadan önce yer verir; çünkü biz, yasanın buyurduklarını yapma gücünü imanla dua ederek almadıkça, yapamayız.”
Roger E. Olson

İman tüm dünyasal hazinelerden daha büyük bir yararı Mesih’te görür.
Richard Sibbes

Zayıf bir iman güçlü bir Mesih’e tutunabilir.
Thomas Watson

Aklanmayla vicdanımız huzur bulur; o, herhangi bir prensin tacındakilerden daha değerli bir mücevherdir. “imanla aklandığımıza göre, Tanrı’yla barışmış oluyoruz.” Huzur tüm dertlerimizi tatlandırabilir; suyumuzu şaraba çevirebilir. Ne mutludur aklanmış olan, Tanrı onu gücüyle korur ve Tanrı onu huzuruyla teselli eder! Aklanmadan gelen huzur, ölüm ve cehennem korkusunun panzehiridir. “Onları aklayan Tanrı’dır. Kim suçlu çıkaracak?” Romalılar 8:33, 34. Bu nedenle Mesih aracılığıyla gelen bu aklanma için çalışın. Bu ayrıcalık Mesih’e inanarak elde edilir. “İman eden herkes aklanır.” “Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.” İman bizi Mesih’le birlik eder ve onunla birlik olduğumuzda onun erdemlerine ve onun aracılığıyla gelen kurtuluşa ortak oluruz.
Thomas Watson

İman, arıtan bir lütuftur. İman, metalin ateşe maruz kaldığı gibi ruhun içine işler; arındırır ve saflaştırır. Ahlaklılık dıştan temiz görünmemizi sağlayabilir, iman bizi içten temizler. “İmanla yüreklerini arındırdılar.” İman, yüreği en kutsal yapar. İman bozulmamış bir lütuftur: günahlı yaşamı alıp götürmese de günah sevgisini alıp götürür. …Eğer ruhunuzda şehvet birlikleri varsa, iman yoktur. İman göksel bir bitkidir saf olmayan bir toprakta yetişmez.
Thomas Watson

Günahınız farkedilmediğinde kötü huylu bir rahatlama tecrübe ediyor musunuz? Düzenli bir şekilde başkalarını ayartılmalarınız ve günahlarınız hakkında bilgilendiriyor musunuz yoksa onlara dikkatle düzeltilmiş ve olduğundan güzel gösterilmiş halinizi mi sunuyorsunuz?

 

Lütfen beni yanlış anlamayın. Başkalarının gözlemleri yanılmaz demiyorum. Kendi başınıza algılayamadığınız, ruhunuzla ilgili o önemli iç görüleri Tanrı’nın, lütfuyla en yakınlarınıza bağışlayacağını bilecek kadar imanınız var mı? Tanrı’nın başkalarını kullanarak ruhunuzu ve günahınızı size göstereceğine dair imanınız var mı?
C. J. Mahaney